Lisanslı ve Lisanssız Aracı Kurumlarda Yatırımcı Mağduriyetinin Hukuki ve Teknik Açıdan İncelenmesi
Yatırımcının Para Kaybetmesi Dolandırıcılık Mıdır?
Finansal piyasalarda faaliyet gösteren yatırımcılar, doğaları gereği kâr edebilecekleri gibi zarar da edebilirler. Bu durum, özellikle sermaye piyasası hukuku, ticaret hukuku ve yatırımcı sözleşmeleri bağlamında “piyasa riski” olarak adlandırılır. Gerçekleşen zarar, yatırımcının kendi rızasıyla aldığı riskin sonucunda oluşmuşsa, bu zarar meşru ve hukuki sonuç doğuran bir kayıp olarak değerlendirilir. Ancak bazı durumlarda, yatırımcının para kaybetmesinin nedeni serbest piyasa şartları değil, doğrudan kandırılma, hile, sahtecilik veya manipülasyon gibi hukuka aykırı eylemler olabilir. Bu tür durumlarda söz konusu zarar artık piyasa riski değil, bir suç fiilinin sonucu olarak değerlendirilir.
Bu ayrımın temelini şu sorunun cevabı oluşturur:
“Yatırımcı işlem yaparken özgür iradesini mi kullandı, yoksa aldatılarak mı karar verdi?”
1. Her Kayıp Dolandırıcılık Sayılmaz (Piyasa Riski – Meşru Zarar)
Yatırımcının zarar ettiği her işlem hukuken dolandırıcılık olarak nitelendirilemez. Özellikle SPK lisanslı aracı kurumlar nezdinde yürütülen işlemlerde, aşağıdaki şartlar sağlanıyorsa yatırımcının uğradığı zarar “ticari risk” kapsamında değerlendirilir:
- Aracı kurumun SPK tarafından yetkilendirilmiş ve denetleniyor olması,
- Kullanılan işlem platformunun şeffaf emir geçmişi, canlı fiyat verisi ve piyasa bağlantısı sunuyor olması,
- Emirlerin yatırımcının doğrudan talimatıyla gerçekleştirilmiş olması,
- Yatırımcıya işlem öncesinde risk bildirim formu, yatırım sözleşmesi ve gerekli açık rıza beyanlarının sunulmuş ve imzalatılmış olması.
Bu koşulların varlığı hâlinde gerçekleşen zararlar, hukuki sorumluluk doğurmaz; çünkü yatırımcı bilgilendirilmiş, teknik altyapı meşru ve piyasa koşulları öngörülemezdir. Buradaki zarar, tamamen yatırımcının kendi öngörüsü ve tercihi doğrultusunda gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, SPK lisanslı aracı kurumdaki kayıplar çoğu zaman “dolandırıcılık” değil, “piyasa riski” olarak tanımlanır.
2. Bazı Kayıplar Dolandırıcılık Sayılır (İrade Fesadı – Hileli Eylem)
Buna karşın, bazı yatırımcı kayıpları özgür iradenin fesada uğratılması, yani yatırımcının karar verirken aldatılması, yönlendirilmesi veya kandırılması yoluyla ortaya çıkmışsa, bu durumda söz konusu işlem artık ticari değil, ceza hukuku kapsamına giren bir fiildir. Özellikle lisanssız aracı kurumlar nezdinde faaliyet gösteren yapılar bu tür dolandırıcılık yöntemlerini sistematik şekilde uygularlar.
Bu bağlamda aşağıdaki durumlar, doğrudan dolandırıcılık suçu (TCK m.157 ve 158) kapsamında değerlendirilir:
a) Yalan Beyanlarla Yatırımcıyı İkna Etme;
Yatırımcıya “bu sistemde kayıp yaşanmaz”, “garanti kazanç sağlıyoruz”, “risksiz yatırım fırsatı” gibi gerçeğe aykırı vaatlerle ulaşılmışsa ve yatırımcı bu beyanlara inanarak yatırım yaptıysa, burada açıkça bir hile vardır. Bu tür beyanlar yatırımcının serbest iradesini sakatlar, dolayısıyla hukuki geçerliliği yoktur. Bu durumda zararın oluşması, doğrudan kasten gerçekleştirilen aldatma sonucu olduğundan cezai sorumluluğu doğurur.
b) Sahte Lisans ve Sahte Platform Kimliği;
Bir aracı kurumun SPK lisansı olmadığı hâlde yatırımcıya sahte belgeler sunarak “lisanslıyız” iddiasında bulunması, hem resmî belgede sahtecilik (TCK m.204) hem de nitelikli dolandırıcılık suçu oluşturur. Aynı şekilde platformun internet sitesinde veya kullanıcı panelinde yer alan belgelerin yabancı regülasyon kurumlarından alınmış gibi gösterilmesi, yatırımcının güvenini kötüye kullanma fiilidir.
c) Kazanç Vaadi Karşılığında Para Gönderilmesi;
Yatırımcıya “haftalık %20 getiri”, “1 haftada sermayenizi 2 katına çıkaracağız” gibi tekliflerle ulaşılıp bu vaatler karşılığında ödeme istenmişse, bu bir yatırım süreci değil, ön ödeme dolandırıcılığıdır. Yargıtay kararlarında da bu tip vaatler, yatırım adı altında yapılan dolandırıcılığın en yaygın türü olarak tanımlanmıştır (Bkz. Yarg. 15. CD, 2021/2567 K.).
d) Para Geri Çekiminin Engellenmesi;
Kâr elde ettiğini zanneden yatırımcı para çekmek istediğinde karşısına şu gibi bahaneler çıkar:
“Önce vergi ödeyin”, “VIP hesaba geçmelisiniz”, “İşlem kotanızı tamamlamadınız.”
Bu tür talepler, yatırımcının yeniden para göndermeye yönlendirilmesi amacıyla kullanılır ve aldatıcıdır. Para çekiminin doğal ve serbest olması gereken süreci keyfi olarak engellendiğinde, artık yatırımcının zararı teknik değil, organizasyonel bir dolandırıcılığın parçası hâline gelir.
e) Gerçek İşlem Yapılmayan Sahte Yazılımlar;
Bazı lisanssız platformlar, gerçek piyasa verisiyle işlem yapılmayan ama yatırımcıya işlem yapıyormuş izlenimi veren simülasyon tabanlı sistemler kurarlar. Bu sistemler dışarıdan bakıldığında profesyonel gibi görünse de, gerçekte hiçbir aracı kurum veya borsa bağlantısı içermezler. Burada yatırımcının verdiği emirler gerçek piyasalara gitmediği için, yapılan işlem de aslında yok hükmündedir. Böyle bir sistemle yürütülen faaliyet, doğrudan bilişim sistemleriyle işlenen dolandırıcılık suçu olarak değerlendirilir (TCK m.158/1-f).
Konunun Lisanslı ve Lisanssız Aracı Kurumlar Açısından Farkı
Bu değerlendirmelerde önemli bir ayrım şudur:
- Lisanslı bir aracı kurumda zarar oluşması hâlinde, genellikle hukuka uygunluk varsayımı geçerlidir. Ancak yatırımcının bilgilendirilmediği veya sistemsel hata olduğu ispatlanırsa, idari yaptırım ve tazminat doğabilir.
- Lisanssız bir aracı kurumda ise zarar, büyük ölçüde aldatmaya dayalı olarak gerçekleştiğinden, ceza hukuku kapsamında değerlendirilir. Bu durumda yatırımcı sadece mağdur değil, aynı zamanda suçtan zarar gören sıfatını da kazanır.
Sonuç;
Yatırımcının para kaybetmesi, başlı başına bir suç değildir. Ancak bu kayıp:
- Gerçeğe aykırı vaatlerle yönlendirme,
- Sahte belge kullanımı,
- Yazılım manipülasyonu,
- Geri çekim engeli gibi yöntemlerle oluşmuşsa,
o zaman bu kayıp artık serbest piyasa riski değil, doğrudan nitelikli dolandırıcılık fiilinin sonucudur.
Dolayısıyla yatırımcının zararının hukuki niteliği, aldatılıp aldatılmadığına, yani iradesinin fesada uğratılıp uğratılmadığına göre değişir.
Takip eden yazıda, yatırımcı mağduriyetinin kaynağı olan eylemlerin lisanslı aracı kurumlar ile lisanssız aracı kurumlar bünyesinde nasıl ortaya çıktığı; bu durumların teknik-teorik zemini, yasal çerçevesi ve yargı kararları ışığında ayrıntılı olarak değerlendirilecektir.
📌Hukuki Uyarı ve Bilgilendirme Notu !!!
Bu içerik hukuki danışmanlık hizmeti niteliği taşımaz. Dosyanızla ilgili teknik analiz, uzman mütalaası veya adli bilişim desteği almak için bizimle iletişime geçebilir; nihai hukuki değerlendirme için ise mutlaka avukatınıza başvurmalısınız.
📬 Yazılarımızdan ilk siz haberdar olmak için e-bültenimize abone olmanızı öneririz. Böylece güncel içeriklere, sektörel gelişmelere ve uzman analizlere doğrudan erişim sağlayabilirsiniz.