Sosyal Medya ve Adli Soruşturmaların Kesişimi...

Sosyal Medya Delilleri ve Adli Soruşturmalar | Adli Bilişimde Güncel Uygulamalar

Sosyal medya platformları, modern adli soruşturmaların vazgeçilmez delil kaynaklarından biri hâline gelmiştir. Dijital izler, suçun aydınlatılmasında kritik rol oynarken, delil toplama süreci etik ve hukuki sorumluluklarla örülüdür.

Sosyal Medya ve Adli Soruşturmaların Kesişimi – Uzman Değerlendirmesi

Dijitalleşen dünyada, sosyal medya yalnızca bir iletişim aracı olmanın ötesine geçerek, adli soruşturmaların merkezine yerleşmiştir. Facebook, Instagram, X (Twitter) ve TikTok gibi platformlarda paylaşılan içerikler, artık mahkemelerde suçun delili veya savunmanın dayanağı olarak değerlendirilmekte; bu durum, adli bilişim uzmanlarının görev ve sorumluluklarını da derinleştirmetedir.

1. Sosyal Medya Paylaşımları Delil Olabilir Mi?

Evet. Sosyal medya platformları üzerinden yapılan paylaşımlar, yorumlar, mesajlar ve konum bilgileri doğrudan delil niteliği taşıyabilir. Ancak bu verilerin hukuka uygun şekilde toplanması ve zincirleme güvenlik sürecinin korunması elzemdir. Aksi hâlde deliller mahkemede geçersiz sayılabilir.

2. Sosyal Medya Hesaplarından Delil Toplama Süreci

Adli bilişim uzmanları, sosyal medya hesaplarının incelenmesi sırasında şu aşamaları takip eder:

  • Yasal İzin ve Yetkilendirme: Öncelikle Cumhuriyet Savcılığı’nın kararı ya da hâkim onaylı bir arama/emir kararı gereklidir. Bu izin olmadan yapılan işlemler hukuk dışıdır.

  • Hesapların Tespiti ve Takibi: Şüpheli veya mağdura ait sosyal medya profilleri tespit edilir. Bu süreçte IP adresi, cihaz tanımlayıcıları ve platform üzerindeki ilişkiler analiz edilir.

  • Veri Toplama: Yetkili erişim çerçevesinde sosyal medya platformlarının sunduğu API'ler, özel analiz araçları ya da yasal başvuru ile alınan platform verileri kullanılarak veri toplanır.

  • Analiz ve Teknik Raporlama: Toplanan dijital veriler hash algoritmaları ile sabitlenir, zaman damgası ve lokasyon bilgileri doğrulanır. Tüm bu veriler uzman mütalaası şeklinde raporlanarak mahkemeye sunulur.

3. Etik ve Hukuki Sınırlamalar

Sosyal medya delilleri, bireysel mahremiyetin ve temel hakların ihlali riskini beraberinde getirir. Bu nedenle:

  • Veri Gizliliği: Kullanıcıların özel mesajları, kişisel fotoğrafları veya konum geçmişleri, yalnızca doğrudan suçla bağlantılıysa analiz edilmelidir.

  • Yanıltıcı Bilgi Riski: Sosyal medya içerikleri manipüle edilebilir. Bu nedenle doğrulama prosedürleri ve teknik inceleme raporları büyük önem taşır.

  • Etik İlkelere Bağlılık: Adli bilişim uzmanları, meslek etiği kurallarına ve CMK’daki delil elde etme hükümlerine sıkı sıkıya bağlı kalmalıdır.

4. Adli Süreçte Sosyal Medyanın Rolü

Günümüzde birçok soruşturma, sosyal medya izleriyle şekillenmektedir. Cinayet, tehdit, cinsel suçlar, dolandırıcılık, hakaret gibi pek çok olayda, sanığın davranış kalıpları, olay anına ait konum bilgileri ve mağdura ilişkin ifadeler sosyal medya üzerinden tespit edilebilmektedir. Bu veriler sayesinde adaletin tecellisi hızlanmakta ve delil yetersizliğinden doğabilecek hak kayıpları önlenebilmektedir.


📌 Sonuç

Sosyal medya, dijital delil kaynağı olarak adli soruşturmaların temel yapı taşlarından birine dönüşmüştür. Ancak bu süreçte etik duyarlılık, yasal prosedürlere uygunluk ve teknik yeterlilik bir arada yürütülmelidir. Adli bilişim uzmanlarının sosyal medya delilleriyle ilgili uzman mütalaaları, mahkemelerin adil karar verebilmesi açısından büyük bir sorumluluk taşır. Bu alanda uzmanlaşma ve sürekli eğitim, hem adaletin sağlanmasına hem de birey haklarının korunmasına hizmet eder.

📬 Yazılarımızdan ilk siz haberdar olmak için e-bültenimize abone olmanızı öneririz. Böylece güncel içeriklere, sektörel gelişmelere ve uzman analizlere doğrudan erişim sağlayabilirsiniz.